AK PARTİYİ İHYA MÜSLÜMANLARI İMHA EDEN SÖZLEŞME

Muhammed KILIÇ

*İstanbulda  imzalandığı için ismi "İstanbul sözleşmesi" olarak kabul edilen ancak özünde toplumsal ahlaka  ve aileye verdiği zararlar nazara alındığında her yönüyle bir  ifsat projesi olan  İstanbul Sözleşmesi’ni birçok Hristiyan devlet ya imzalamamış yada bazı maddelerine çekince koymuştur.

Ne hazindir ki imzalandığı dönemde Hristiyan toplumun çekince koyduğu bu sözleşmeyi  Müslüman ülkenin  Başbakanı Sayın Ahmet Davutoğlu ve ekibi çekincesiz kabul etmiş ve uygulama noktasında da bizatihi takipçisi olacaklarını beyan etmişlerdir...

İmzalanan mezkûr ifsat projesi vakit geçirilmeden    uygulamaya konulmuş ve  hedeflenen amacın gerçekleşmesi amacıyla bir çok dernek ve vakıf hızla kurulmuştur.  Avrupa fonlarıyla tamamen zehirlenen, aile ve toplumsal ahlakı imha hedefiyle hareket eden bu  vakıf ve dernekler tüm zehirlerini topluma hissettirmeden yavaş yavaş enjekte etmeyi başarmışlardır.

İlk uygulamalarını HDP kadın kolları üzerinden hissettiren bu antlaşma özellikle geleneklerine ve inançlarına sıkı sıkıya bağlı olan Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde  "Kadın kimsenin namusu değildir" pankart ve sloganlarıyla insan fıtratına ve aile kavramına savaş açmışlardır.  Avrupa’dan akan fonların  cazibesi kısa sürede Ak parti Kadın kollarını da harekete geçirmiştir.

Avrupa fonlarıyla kirlenen ve hissizleşen KADEM kısa sürede Siyasi irade üzerinde  etkin olmaya başlamış ve ifsada  dayanak olacak birçok yasal düzenlemeyi siyasi irade üzerinde yaptığı baskılarla hayata geçirmiştir.

HDP'nin Mor Çatı Kadın Derneği gönüllüleri çirkefliklerini acemice sergiledikleri için  halkın nazarında pek de kabul görmemişlerdir.

Ancak Ak partinin söylerini islami değer ve hassasiyetler üzerine inşa etmiş olmasının verdiği güven Kadem'in şeytanın sağdan yanaşmasına eş değer bir başarı sağlamasına zemin hazırlamıştır. "Güçlü Kadın Güçlü Türkiye" sloganı ile kadını adeta aileden koparıp sokağa hapseden bu anlayış, yasal düzenlemelerle de bu uygulamayı  destekleyerek hayata geçmesi için her tür kolaylığı sağlamıştır.

Kadem'in başkan yardımcıları arasında Sümeyye Erdoğan'ın da olması, Kadem'in Aile ve Sosyal politikalar Bakanlığı üzerinde daha etkili olmasını sağlamıştır.

Bu avantajla ifsat projesinin imha potansiyeli genişlemiş ve  Binlerin direk, milyonların ise dolaylı olarak mağdur olmalarına sebep olunmuştur.

Kadının beyanı esas alınarak adalet, niyeti bozuk insanların insafına terkedilerek şiddete zemin hazırlanmıştır.

Aile kurumu ile ilgili mevzuatımız zaten sorunluyken, yeni düzenlemeler tedaviden ziyade kronik hastalığın son aşamadaki  kanser vakasına dönüşmesine neden olmuştur.

Özetle  Ak partinin söylemleri aile kurumunun ihyasını anlatırken, uygulama ve düzenlemeleri  aile kurumunun imhasına neden olmaktadır.

Mevzuat, boşanma sonrasında yoksulluk ve  iştirak nafakalarıyla ve çocukların velayeti konularında tek taraflı pozitif ayırımcılık yaparak  ebeveynlerin çatışmasına, kimi zaman cinayetlere neden olmaktadır.

Değerlerimizin kadın haklarını korumada yetersiz kaldığına inanan siyasal iradenin, değerlerimizden yoksun sözleşmelerin sebep olduğu kaosun farkına varması da oldukça zor görünüyor.

Ayrıca  Denetimi yapılmayan TV programları, cinsellik ve şiddet içerikli klip, reklam ve şiddet içeren dijital oyunlar, sinema filmleri, sanat ve özgürlük kavramlarıyla manipüle edilen, özünde aile, eş ve ahlak kavramlarını aşındıran programlar her geçengün daha da yaygın hale gelmektedir .

Sonuç; kısa dönemli flörtler, aldatmalar, boşanmalar ve cinayetler...

Gelinen nokta itibariyle bu ifsat projesinin ulusal temsilcileri ülkemizdeki bunca olumsuzluğu yeterli bulmamış olacak ki, hâlâ "Türkiye'den yeteri kadar istismar haberleri alamıyoruz" diyebilmektedirler.

 Yani destek ve fonlarının karşılığını istemektedirler. Bunun  üzerine hareket alanlarını genişletmek için kollar tekrar sıvandı. Mor çatı, Kadem ve sözüm ona Aile ve Sosyal Bakanlığı'nın kervanına Milli Eğitim Bakanlığı da katılmış oldu. Uluslararası mason yapılardan biri olan Rotaryenler Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol imzalayarak minik beyinlerimizi de doğrudan hedeflerine koydular. Özellikle Barış Pınarı Harekâtı’nın başladığı ilk günlerde dikkatlerin harekâtın üzerinde olduğu bir günde Rotary Kulübü, Milli Eğitim Bakanlığı ile sözleşmesini imzalamış oldu.

Oysa ki daha dün

Demokratik devrimler, modern dayatmalar, kalkışmalar, muhtıralar, gizli darbeler, açık devrimler devamında katliam ve gözyaşından onlarda nasibini almıştı.

Şunu görmemek için kör olmak gerekiyor; Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar baskılanan, dışlanan, ötekileştirilen, ezilen halk bu umutla Ak Parti`yi iktidara getirmişti ve onlarda Rejime alternatif olarak sahneye çıkacaklardı ancak bugün rejimin baş savunucuları oldular.

“Onlar malı ve nesli helak etmeye çalışır” ilahi uyarısına rağmen Müslüman idarecilerimiz  bizi bu lanetli geleneğe sahip odaklara mahkûm etmeleri çok vahim. Modern silahlarla, darbe girişimleriyle yapamadıklarını, bu sinsi uygulamalarla daha kolay yapıyorlar ve biz uyumaya devam ediyoruz.

Vesselam..

Paylaş: