Çoklu Baro Sistemi ile alakalı değerlendirmelerde bulunan Avukat Engin Alanoğlu, yapılan düzenlemenin, yanlışa karşı yanlışla cevap verme refleksi olduğunu belirterek yapılan çalışmayı tasvip etmediklerini söyledi.
Çoklu Baro Sistemini eleştiren Alanoğlu, barolar ve avukatlar üzerinden yapılacak olan düzenlemenin toplumun tüm kesimini etkileyeceğini belirtti.
"Çoklu Baro Sistemi, toplumun tüm kesimlerini etkileyecektir"
Alanoğlu, "Barolar yargının üç saç ayağından biri olan savunmayı temsil etmektedir. Savunmayı temsil eden bu kurumlar, güçlerini bağımsızlıklarından alırlar. Barolar ve baroların temsil ettiği meslektaşlarımız halkın bütün kesimleri ile yakın diyaloglar gerçekleştirmektedirler. Bu ilişkiler sebebiyle de barolar ve barolara mensup olan avukatlar üzerinden yapılacak olan her düzenleme doğal olarak halkın her kesimini etkilemektedir. Son dönemlerde gündeme gelen ve düşmek bilmeyen şu anda da Meclis'e taşınmış olan 1136 sayılı avukatlıkta bir kısım değişikliği ön gören 'Çoklu Baro Sistemi' bu meyanda tüm avukat meslektaşlarımızı ve baroları etkilediği gibi aslında toplumun her kesimini etkilemektedir." görüşünü savundu.
STK'lardan meslek odalarına, öğrencilerden aile bireylerine kadar toplumun her kesimine sirayet edecek bir kelebek etkisi oluşturacağını savunan Alanoğlu, "Barolarla ilgili Çoklu Baro tasarısı ilk gündeme geldiğinde mevcut olan 80 barodan ortak bir ses çıkmaya başladı. Gerçi baroların son açıkladıkları metne Elâzığ ve Erzincan Barosu imza atmayarak karşı bir tavır sergiler gibi olsa da sonrasında geri adım attılar." dedi.
"Çoklu Baro Sistemi, avukatları bölecektir"
Çoklu Baro Sistemi'nin sebepleri üzerinde duran Alanoğlu, "Çoklu Baro Sistemi, avukatları böleceği gibi avukatların hizmet verdiği ve görevlerini ifa ettiği bireyleri bölme gibi bir tehlike arz etmektedir. Çünkü bir süre sonra 'hangi baroya mensupsun?', 'davacı vekili hangi baroya mensup?', 'davalı vekili hangi baroya mensup?', 'şüpheli ya da sanık müdafi hangi baroya mensup?', 'dilekçe hangi baroya mensup avukattan geldi?' gibi önü alınamaz bir tehlikeye işaret etmektedir. Bu olacak olan değil olması muhtemel olandır. Bu, bizim öngördüğümüz ve dikkat edilmesi gereken bir konudur. Hiçbir avukat böyle bir durumla karşı karşıya kalmak istemeyeceği gibi ülke genelinde hiçbir birey de böyle bir durumla karşılaşmak istemeyecektir. Çünkü güçlülerin oluşturduğu baronun sözünün geçme ihtimali varmış gibi bir algı oluşacak." şeklinde konuştu.
"Bu sistemle insanların yargıya olan güveni zedelenecek, hak/hukuk adına yargıdan bekledikleri eksilere düşecek"
Toplum genelinde yargıya olan güven zaten yıprandığını, Çoklu Baro Sistemi ile bu güvenin eksilere düşeceğini belirten Alanoğlu, "Savunmayı temsil eden avukatlar, şu anda toplumun her ferdine kişilik, meşrep, mezhep ve dini inanç ayırt etmeksizin hizmet vermektedir. Böyle bir Çoklu Baro düzenlemesinde, herkes kendisine göre bir baroya gidecek ve kendisi için en olumlu sonucu alabileceği barolara yönelecek. Kanun koyucu böyle bir sonucu ön görmüyor ya da böyle bir sonuçla karşı karşıya kalınmayacağını söylüyor. Böyle bir sonuç olmasa bile, insanlarda böyle bir algı oluşacak. Bu algıyı yıkmak ve değiştirmek pek mümkün olmayacak. Yani insanların yargıya olan güveni zedelenecek ve insanların hak ve hukuk adına yargıdan bekledikleri eksilere düşecek. Bu anlamda Çoklu Baro Sistemini tasvip etmemiz mümkün değil." dedi.
"Eğer delegelerde nispi bir değişiklik öngörülüyorsa daha farklı çözümler bulunabilir"
Engin Alanoğlu, yeni düzenlemenin ya avukat sayısına göre delege göndermek ya da Barolar Birliği'nin mevcut başkanının tekrar seçilmesi için yapılan bir düzenleme olduğunu söyledi.
Alanoğlu, "Hükümetin taslak haline getirdiği Çoklu Baro Sitemine bakıldığında temelde şöyle bir hususla karşı karşıya kalıyoruz. Türkiye Barolar Birliği'nin başkanını belirleyen delegelerin seçimi ile ilgili kısmi bir düzenleme ön görülüyor. Yani her baronun kendisine mensup avukat sayısına göre bir delege gönderme imkânı var. Hükümet bunu, Çoklu Baro ile değiştirmeyi planlanıyor. Ya da bu düzenleme, Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın seçim şeklini veya mevcut başkanın yeniden seçilmesi amacıyla yapılmaktadır. Burada delegelerde nispi bir değişiklik ön görülüyorsa elbette ki daha farklı çözümler, daha farklı metotlar bulunabilir." diye konuştu.
"Bu düzenleme sadece baroları değil toplumun her kesimini ayrıştıracaktır, yargıya olan güveni zedeleyecektir"
Diyanet İşleri Başkanının Cuma hutbesinde eşcinselliği konu edinmesine tepki gösteren Ankara Barosu'nun tavrını tasvip etmediği gibi, baronun açıklamasına karşılık hükümet kanadından barolara müdahale edilmesinin de yanlış olduğunu düşündüğünü belirten Alanoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
Ankara Barosu'nun tavrı ne kadar yanlış ise hükümetin tavrı da bir o kadar yanlıştır. Çünkü bu hükümet, geçmişte İstanbul Sözleşmesi'ne imza atan bir hükümettir. Yani bir yanlışa başka bir yanlış ile karşılık verilmez. Biz avukatlardan bir yanlışa karşı başka bir yanlışın arkasında durmamız beklenemez. Bu yanlış avukatların kendi mesleklerine olan saygısını incitir. Bu sebeple avukatlar zihniyet, fikir ve ideoloji ayrımı yapmaksızın bu düzenlemeye karşıdır. Bu düzenleme sadece baroları değil toplumun her kesimini ayrıştıracaktır, yargıya olan güveni zedeleyecektir.
"Baroların çok daha acil ve elzem problemleri vardır"
Barolar ve avukatların farklı ve daha önemli sorunları olduğunu ifade eden Alanoğlu, sorunun sadece Çoklu Baro Sistemi olarak lanse edilmesinin doğru olmadığını söyledi.
Alanoğlu, "Baroların temsil ettiği avukatların çok daha acil ve elzem problemleri vardır. Özellikle staj döneminden mesleğe kabulün hemen ardından avukat meslektaşlarımızın çok daha ciddi problemleri vardır. Aynı zamanda emeklilik ve özlük hakları en az hâkim ve savcılar kadar iyileştirilmesi gibi konular dururken bunların ötelenmesi ve bir kenara atılıp görmezden gelinmesi, bu yönde hükümetin veya herhangi bir siyasi partinin hiçbir adım atmaması karşısında sanki baroların tek problemi çoklu ya da tekli baroymuş gibi öne çıkarılması, kamuoyuna böyle lanse edilmesi kabul edilebilir değildir. " dedi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.