Ramazan, yalnızca bir ibadet ayı değil; aynı zamanda sabrın, dayanışmanın ve ümmetin kardeşlik ruhunun en güzel tezahürüdür. Hele ki Gazze’de, enkazlar arasında kurulan mütevazı iftar sofraları varya, işte bu sofralar dayanışmanın ve direnişin en büyük göstergelerindendir. Enkazların ortasında bile umutlar yeşerebiliyor; sofralar bereketleniyor, dualar birleşiyor. 

Ramazan’ı Şerif ayının bu kutsal atmosferinde, Rabbimizden dileğimiz, Gazze’ye nusretini ihsan etmesi, zalimlerin zulmünü sona erdirmesidir. Dualarımızda başta Gazze olmak üzere Arakan’ı, Suriye’yi, Yemen’i hatırlayalım. Gazze ve mazlum coğrafyaların yükünü sadece dualarımızla değil, desteklerimizle de hafifletelim. Kali ve kalbi dualarımızla birlikte; sebepler dairesinde maddi yardımlarımızla, sadaka ve zekatlarımızla da Gazze ve mazlum coğrafyalarda ki direnişin izzet ve şerefini temsil eden kardeşlerimize destek olalım. Alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Nebimizin şu nasihati kulağımızda yankılanmalıdır: "Komşusu açken tok yatan bizden değildir". Bilinmelidir ki zulümle birleşen açlık daha çetindir. Bu niyetlerle göndereceğimiz her bir yardım, mazlumların gönüllerine umut, sofralarına bereket taşıyacaktır.

Şunu unutmamalıyız ki, bizlerin Ramazan sofralarındaki bolluk ve bereket, Gazze’deki çocukların yüzündeki mutlulukla daha da anlam kazanır. Soframızda bulunan nimetler Gazzeli kardeşlerimizin sofralarında da yer almadığı sürece, aslında sadece midelerimiz aç kalmış demektir. Ramazan ayı, bir ayna gibi; bizi kendi insanlığımıza, vicdanımıza ve sorumluluklarımıza bakmaya çağırıyor. Aynaya bakıp kendimizi sorgulayalım ve şu gerçeğin farkına varalım. Oruç sadece midenin terbiyesi için değil, ruhun da terbiye edilmesi için tutulur ve bu terbiye bizi daha paylaşımcı, daha duyarlı olmaya sevk etmelidir.

Paylaşmak, Ramazan ayının kalbidir. Bu paylaşım, sofralarımızdan taşmalı, zulümle ve yoklukla boğuşan kardeşlerimize ulaşmalıdır. Bir yetimin tebessümü, elimizden gelen bir yardım sayesinde filizlenebilir. Bu yüzden maddi yardımlarımızı yaparken sadece cömert değil, aynı zamanda bilinçli olarak hareket etmeliyiz. Bu bilinçten kastım; dünya Müslümanlarının zayıf yardımlarını sadece yeme içmeye kullanan ve Filistin'e diye yardımları zalim İsrailin insafına bırakan oluşumlara dikkat edelim. Ramazanın bereketini yaşatalım ancak verdiğimiz yardımların takibinide yapalım. Gazze'deki ve diğer mazlum coğrafyalardaki kardeşlerimizin yiyecek ve içeceğe ihtiyacı olduğu kadar direniş için bir çok teçhizata da ihtiyacı olduğunu göz ardı etmeyelim. 

Son olarak, şu güzel duaya hep birlikte amin diyelim: Ey oruç, tut bizi. Tut ki yalnızca açlığımızı değil, vicdanımızı da hissedelim. Tut ki soframızda olanları olmayanlarla paylaşmayı öğrenelim. Tut ki, yalnızca kendimizi değil, ümmetin dertlerini de düşünelim.