Kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış, evliyalar diyarı olan Palu, zengin tarihi, kültürel mirası ve manevi iklimiyle her zaman önemli bir merkez olmuştur. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi'nde bahsettiği bu güzel ilçe, tasavvuf ve ilim ehli zatların manevi ışığı altında, birçok medeniyetin izlerini barındırmaktadır. Ancak bu güzellikleri koruma noktasında gerekli ihtimamı ve özeni gösterebiliyor muyuz? İşte, asıl üzerinde durmamız gereken mesele budur.

Son yıllarda çeşitli medya organlarına ve sosyal medyaya yansıyan görüntüler, Palu’nun tarih ve inanç turizmini kötü etkileyen olaylarla gündeme gelmiştir. Bölgenin manevi havasına hiç de uygun olmayan bu olumsuzluklar, hepimizi derinden üzmüş ve tarihi, dini ve kültürel önem taşıyan alanların korunması için gecikmiş adımların acilen atılması gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tescillenmiş birçok yer, maalesef yeterince korunmadığı için zamanla yıpranmakta; bu da tarihimizin ve manevi değerlerimizin zarar görmesine neden olmaktadır.

Palu’nun güzelliklerini ve değerlerini korumak herkesin ortak sorumluluğu olmalıdır. Ancak herkesin aynı hassasiyeti göstermesini beklemek de gerçekçi değildir. Ziyaretçilerin çoğu farklı şehirlerden ve hatta yurtdışından gelmektedir; dolayısıyla bölgeye yönelik tedbirler, caydırıcı önlemlerle desteklenmelidir. MOBESE kameraları, güvenlik görevlileri gibi uygulamalar, bu alanların korunmasında önemli bir rol oynayabilir. Bu konuda Palu Kaymakamlığı'nın, görev alanı dışında olmasına rağmen tedbirlerin alınması için girişimlerde bulunacağına dair açıklamaları son derece olumlu bir adımdır. Kendilerine teşekkür etmekle birlikte, süreçte daha aktif rol alınmasını rica ederiz.

İlçemiz her yıl daha fazla ziyaretçi ağırlamakta ve hızla tarih ve inanç turizmi açısından bölgenin parlayan yıldızı haline gelmektedir. Ancak bu büyüme doğru adımlarla ve projelerle desteklenmezse, hem güvenlik sorunları hem de kültürel değerlerimizin erozyonu gibi olumsuz durumlarla karşılaşabiliriz. Naçizane önerim, bu konuda sivil toplum kuruluşları (STK), kamu kurumları ve ilgili kişilerden oluşan bir karma komisyon kurulmasıdır. Bu komisyon, bölgenin tarih ve turizm potansiyelini daha doğru bir şekilde değerlendirebilir ve ileride yaşanacak sorunları önlemek adına sağlam projeler geliştirebilir. Bu şekilde kültürel mirasımızı ve manevi değerlerimizi daha sağlıklı bir şekilde koruma altına alabiliriz.

Bu yazıyı bitirirken, bu konuda duyarlılık gösteren ve çalışmalara katkı sağlayan tüm kamu kurumlarına, STK'lara, yerel yöneticilere ve bireylere teşekkür etmek istiyorum. Tarihimizi ve kültürümüzü koruma adına gösterilen her çaba, geleceğimize yatırım anlamına gelir. Unutmayalım, Palu’nun manevi zenginliği ve tarihi değerleri, sadece bizlerin değil, gelecek kuşakların da emanetidir. Bu emanetin hakkını vermek, bizlerin en büyük sorumluluğu olmalıdır.