37,3515
35,7819
3.177,03
Zalimin rengi, mizacı nasıl ki aynısa;
Mazlumun,mazlumiyetin kaderi de aynı!..
Kimi zaman mazlumiyeti dile getiren ses olurda,
Kimi zaman sesler kısılır ya da çık(a)maz olur!
Her nedense;
bu acı, daha da koyuyor insana!
Mazlumiyet mahrumiyetle olunca,
Sessini dünyaya yayamayınca,
Acını paylaşanın olmayınca!...
…
1988 senesinin 16 Martı,
Kürdistan coğrafyasının,
Süleymanye’nin Halepçe kentinde;
Nevroz çiçekleri daha yeni baş gösterirken,
Tabiat ve yer üstü,
Umutla, neşeyle baharı beklerken,
Sirvan Nehri coşkuyla akarken,
Zagros dağlarının karı-buzu yerini,
Bahara teslim etmeye hazırlandığı,
O anda!
…
O gün bulutlar kararırken,
Beliren karartı yağmur bulutu değil!...
Etrafa yayılan toz, duman,
Çölün tozu değil!..
Çevreye yayılan sahte koku,
Bilindik nar,elma kokusu değil!..
…
Tayyareler/uçaklar;
kurşun yağdırmıyordu bu kez,
Savaş uçakları değildi bu kez,
Sessiz ve hinlikle zehir saçıyordu!
…
Solunan, oksijen değil!
Zehirli gaz;
Hardal ve sarin!
…
Yerde yüzükoyun yatanlar,
Cansız ve rengi solmuş bedenler,
Kimi kapısının eşiğinde,
Kimi kaçmaya bile fırsat bulamazken,
İşte orada, oracıkta,
sessizce ölüme terk edilirmişçesine!...
…
Annesinin sütünü emen bebeler,
Sokakta oynaşan sebiler,
Sofrada yemekte birlik olan aileler,
Bağ, bahçesini budamayla meşgul rençperler…
Bir bir, patır patır hayattan koparıldılar…
…
On binlerce can zehirle katledildi,
Bir o kadarı da solunan zehirle birlikte,
Ya sakat / yarım yamalak şekilde!
Ya da solunum güçlüğüyle birlikte ölüme gitmekte,
O günden bugüne yayılan ölümler,
Yıllar boyu süren katliamın izleri!
Ve halen zehrin etkisiyle devam eden ölümler!...
…
Ozan ne de güzel ağıt yakmakta;
‘’Bavik bi keder xwe davêjine ser zarokan e
(babalar çaresizce çocuklarına kendini siper etmekte)
Lê zarok mane bê nefes, bê ruh û bê can e!
(Gel gör ki çocuklar nefessiz, ruhsuz ve cansız)
Ax birîndar im wey lo lo lo wey lo…
(Yaralıyım ahh, yaralıyım!..)
Hey lê lê.... wey lê lê... ferman e ûy... hawar... hawar...
(Buyruk verilmiş imdat imdat!...) ‘’
…
Zalimler son nefeslerini bu dünyada,
Sair zalimlerin direktifiyle,
Darağacında verirken;
Mazlum Halepçe halkının hakkı,
Kutsal vaatte kaldı..!
"Allâh’ı zalimlerin yapmakta olduklarından habersiz sanma.
Onların azabını,
gözlerin dehşetle dışarı fırlayacağı güne ertelemektedir."
(Kur’an/İbrahim/42)
Asıl büyük hesap,
Hesap-ceza- gününde değil midir???
Kalın sağlıcakla…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.