Euro

43,7435

Dolar

38,8289

Altın

4.034,46

  • Ekleme: 06.05.2025 12:12 Güncelleme: 06.05.2025 12:12

Bilim ve İslam Penceresinden Bir Yaşam Yolculuğu – 2

Erkeğin Kadına Karşı Sorumluluğu: Gücün Gölgesinde Merhamet

 

Bir adamın güçlü olması ne demektir? Kol kuvveti mi, sesi gür çıkması mı? Yoksa toplumda sözünün geçmesi mi? Oysa bir kadının kalbinde güçlü adam; kırmayan, korkutmayan, omzunu siper eden adamdır. Evlilikte erkeğin sorumluluğu, sadece rızık getirmek ya da evin ihtiyaçlarını karşılamakla sınırlı değildir. Asıl mesele, kadının yüreğine dokunabilmek, onun yanında kendini "değerli" hissedebilmesini sağlamaktır.

 

Modern psikoloji, kadının en temel ihtiyaçlarından birinin "görülmek" olduğunu söyler. Yapılan birçok nörolojik çalışmada, özellikle eşinden gelen küçük onayların —bir bakış, bir teşekkür, bir yardım eli— kadın beyninde güven duygusunu artırdığı gösterilmiştir. Çünkü kadın; detaylara duyarlıdır, sözlerin altını dinler, bakışları yorumlar. Ve en çok da ihmal edildiğinde değil, "önemsizleştirildiğinde" kırılır.

 

İslam, kadına karşı erkeğe yüklenen sorumluluğu bir sıfatla özetler: "Kavvâm." Bu kelime, koruyucu, gözetici, sorumluluğu üstlenen anlamına gelir. Nisa Suresi’nde geçen bu ifade, bir üstünlük değil; daha çok yüklenmiş bir görevdir. Erkeğin kadına karşı sorumluluğu, önce onun incinmeyeceği bir iklim kurmaktır. Hz. Peygamber’in (sav) Veda Hutbesi’nde "Kadınlar size Allah’ın emanetidir" demesi, bu hassasiyetin altını çizer.

 

Emanet… Bu kelime çoğu zaman gözden kaçar. Oysa bir emanet, korunmak üzere teslim edilen en kıymetli varlıktır. Eşine böyle bakan bir adam, asla onun kalbini hafife almaz. Onun yorgunluğunu fark eder, suskunluğunu duyar, gözyaşını görmese de hisseder. Çünkü kadının susması da bir cümledir, yorgunluğu da bazen sadece bir bakışta gizlidir.

 

Peygamber Efendimiz’in hayatına baktığımızda, kadınlara karşı hiçbir zaman kırıcı olmadığını görürüz. Bir gün Hz. Aişe, yemek hazırlayamadığı için mahcup olmuştu. Allah Resulü, o akşam yemeği kendi elleriyle hazırlamış ve bir şey demeden sofrayı kurmuştu. Bu sadece yemek yapmak değildir; bu, sevgiyi hissettirme biçimidir. Bugün pek çok evlilik, maddi değil, manevi ihmaller yüzünden yıpranıyor. Kadın, anlaşılmak istiyor. Sevilmekten öte, sevilmeye layık görülmek istiyor.

 

Bir adamın eşine göstereceği en büyük sorumluluk, onunla yarışmak değil, onu anlamaya çalışmaktır. Her kadının içinde çocukluktan kalma bir incinmişlik saklıdır. Ve eş, o yarayı saracak en güvenli yer olmalıdır. Erkeğin merhameti, kadının kendini "yeterli" hissetmesine zemin hazırlar.

 

Ancak unutmamak gerekir ki sorumluluk tek taraflı değil, samimiyetle iki yönlüdür. Erkek, kadının bedenini değil, kalbini taşıyabildiği kadar güçlüdür. İslam da bilimin diliyle birleşerek bize şunu hatırlatır: Bir kadını yalnız bırakmak, sadece fiziksel bir terk ediş değildir; onun duygularını görmezden gelmek de bir yalnızlıktır.

 

Ve nihayet, gerçek bir erkek; eşine yönelttiği her bakışta "sana zarar gelmesin" duasını fısıldayan adamdır.

 

Yazı dizimizin son bölümünde, kadın ve erkeğin karşılıklı bağını, bu ilişkinin nasıl dengede kalabileceğini birlikte düşünmeye çalışacağız.

Yazarın Diğer Yazıları
Günün Yazıları

Çerez Politikası

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.