Euro

43,6884

Dolar

38,8477

Altın

4.035,93

  • Ekleme: 07.05.2025 08:54 Güncelleme: 07.05.2025 08:54

Bilim ve İslam Penceresinden Bir Yaşam Yolculuğu – 3

Birlikte Aynı Yöne Bakan İki Kalp: Eşler Arasındaki Bağ ve Denge

 

Bir evde iki kalp atar ama o kalpler aynı ritmi tutturabildiğinde o ev “yuva” olur. Evlilik, iki farklı varlığın birbirine benzemesi değil; farklılıklarıyla birlikte yürüyebilmeyi öğrenmesidir. Ne tam bir aynılık, ne de zıtların savaşı… Asıl mesele, iki ayrı sesin bir ahenk oluşturmasıdır. Tıpkı bir saz ve bir söz gibi; biri titreşir, diğeri söyler.

 

Psikolojide eşlerin birbirine sunduğu bağın kalitesi, ilişkinin ömrünü belirler. Harvard Üniversitesi’nin uzun soluklu bir araştırmasında, yaşam memnuniyeti üzerinde en etkili faktörün “iyi giden bir evlilik” olduğu ortaya kondu. Çünkü insan, en çok en yakınıyla olan ilişkide kırılır ya da iyileşir. Eşler, birbirine bakan değil; birlikte aynı yöne bakan yol arkadaşları olduğunda, hayat daha anlamlı bir yolculuğa dönüşür.

 

Kur’an, bu yol arkadaşlığını Rum Suresi’nde şöyle tarif eder: “O'nun (Allah’ın) varlığının delillerindendir ki, size kendi cinsinizden eşler yarattı ki onlarla huzur bulasınız.” Burada geçen “sekine”, sadece bir sessizlik değil; derin bir iç huzurudur. Bu, eşlerin birbirinde bulabileceği en kıymetli nimettir.

 

İslam’ın evliliğe yaklaşımı, karşılıklı hak ve sorumluluklar üzerine kuruludur. Ne erkeğin kadına tahakkümü, ne de kadının erkeğe üstünlüğü söz konusudur. Ayetler ve hadisler, sürekli olarak dengeyi, şefkati ve adaleti vurgular. Çünkü kalıcı olan, gücün değil; merhametin bıraktığı izdir. Bir eş diğerini anlamaya niyet ettiğinde, sorunlar büyümeden yumuşar. Bir “özür” ya da bir “haklısın” cümlesi, bazen bir terapi kadar etkilidir.

 

Evlilikte en çok unutulan şey, birbirine alışmakla birlikte birbirini gözden kaçırmaktır. İnsan alıştığı şeyi ihmal etmeye başlar. Oysa sevgi, sadece büyük jestlerde değil; birlikte içilen bir bardak çayda, marketten dönerken alınan küçük bir çikolatada, sessizce dinlenen bir dertte yaşar. Gerçek bağ, rutinin içinde özen gösterebilme maharetidir.

 

Birçok evlilik, konuşulmadığı için değil; dinlenmediği için tükeniyor. Birçok eş, duyulmak istiyor ama sesi yankılanmıyor. Bilim de bunu destekliyor: Duygusal duyarlılıkla kurulan bağlar, ilişkide güveni artırıyor. İnsan, anlaşılmaya başladığı yerde değişmeye başlar. Ve en çok da “seninleyim” hissi, karanlık günlerde bir mum gibi yol gösterir.

 

Hayat kısa, imtihan uzun… Eş olmak, sadece dünya hayatının değil, ahiret yolculuğunun da bir ortaklığıdır. Birlikte secde etmek, birlikte ağlamak, birlikte affetmek… Bunlar öyle kolay değildir ama gerçek bağlar kolay yollardan geçmez. Çünkü kökü derinde olan ağaçlar, fırtınalara dayanır.

 

Ve nihayet, insan en çok sevdiğiyle imtihan olur. Eş olmak, bir aynaya bakmak gibidir: Ne gösterdiğini değil, neyi gördüğünü önemsemek gerekir. Evlilik, iki ben’den bir biz inşa etmektir. Ve o “biz”, Allah’ın huzurunda kabul edilmişse, ne fırtına yıkar ne zaman eskitir.

Yazarın Diğer Yazıları
Günün Yazıları

Çerez Politikası

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.