36,5671
34,7377
2.955,16
Nedir bu X kuşağı, Y kuşağı, Z kuşağı… Ya da nedir bu kuşaklar arası çatışmalar. Malum nesiller arası sürekli bir çatışma bir kavga bir anlaşamama derdi vardır. Bu kavgalarda herkesin her kuşağın kendine göre haklı sebepleri var. Kimse kimsenin doğrusunu kabul etmediği gibi her kuşak bir diğer kuşağın yapmış olduğu her hareketini davranışını vs. yanlış görüyor.
X Kuşağı; 1965 – 1980 arası dünyaya gelen bu kuşak ülkemizde ekonomik olarak en çok eziyeti çekmiş kuşak olarak bilinir. Onca sıkıntı ve eziyetin doğal bir sonucu olarak garantici özellikle devlet memurluğuna oldukça önem veren bir kuşakla karşı karşıyayız.
Y Kuşağı; 1981 – 1998 yılları arasında dünyaya gelen bu kuşak bir önceki kuşağa oranla daha şanslı! Olarak nitelendirilir. Zira teknolojik yenilikleri başında görmüş ve ayak uydurmayı da az çok da olsa başarabilmiştir.
Z Kuşağı; 1999 ve sonrasında dünyaya gelen bu kuşağın ise sırrı hala çözülmüş değil. J
Bu kuşaklar arasında sürekli ve bitmeyen kavgalar çatışmalar anlaşmazlıklar esasında empati yoksunluğundan veya olayları kendi zamanımıza göre değerlendirmemizden kaynaklanıyor. Tamam, Anne ve Babaların hala kendince haklı yönleri olabilir. “oğlum okusun memur olsun, devlet kapısına kendini atsın vs.” gibi söylemleri hala devam etmekte. Ama gençlik bunu istemiyor ki… Bizim gençlikle ilişkimizi kaybettiğimiz nokta tam da burası, onları anlayamıyoruz, fikirlerini-düşüncelerini dinlemiyoruz sadece ve sadece kendi kafamızda kurduğumuz dünyayı çocuklarımızın yaşaması için olabildiğince gayret sarfediyoruz. Esasında şu anda öyle bir zamanda yaşıyoruz ki aralarında öyle 20-30 yıl değil 3-5 yıl olanlar bile birbirini anlayamıyor. Çünkü hayat çok hızlı teknoloji çok hızlı ve bizim bu hıza sürekli şekilde yetişebilecek gücümüz yok.
Hep yaşça büyük olanların hatalarını saydık… Biraz da gençliğin hatalarını sayalım. Aslında genç olmak ve hata yapmak yan yana geldiğinde çok da sırıtmıyor. Zira tecrübesizlik beraberinde hataları getiriyor. İşte gençliğin en büyük hatası da bu tecrübesizliğini görmemesidir. Ya da şöyle ifade edeyim kendini hep başkalarından hatta büyüklerinde tecrübeli görmesidir. Tamam, anne ve babalarımız belki bizim gibi düşünmüyorlardır, belki kafa yapılarımız uyuşmuyordur; ama bu onları dinlemeyeceğimiz sözlerine kulak vermeyeceğimiz anlamına gelmez. Eli öpülesi büyüklerimiz bizim rehberlerimizdir. Onların tecrübesine sürekli başvurmamız gerekir. Ha kendi kararlarımızı da alabilmemiz gerekiyor. Ama bu kararları alırken de yine onların tecrübesinden bir şeyler katmalıyız ki yanılma payı en aza düşsün.
En nihayetinde büyüklerimizin tecrübesi gençlerimizinde azim ve gayreti bir araya geldi mi Allah’ın izniyle güzel yarınlar, İslam’ın ve Müslümanların hâkim olduğu yarınlar bizi beklemekte…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.