36,3269
34,4296
2.960,58
Evet hemen hemen her insanda gördüğümüz bir durumdan bahsedeceğiz.
Geçmişe özlem.
En azından benim gördüğüm insanların çoğunda olan bir olgu.
Sürekli olarak hayalimiz bizi geçmişe götürür. Her geçen gün bir önceki günü, her geçen sene bir önceki seneyi, hayatın her aşamasında bir önceki aşamayı özler insan.
Yaşlılıkta gençliği, gençlikte çocukluğu özler.
Üniversitede liseyi lisede ortaokulu ortaokulda da ilkokulu özler.
Evet her geçen gün bir önceki günü özler amma en çok da çocukluğunu özler insan.
Özler amma neden özler ki?
Zira dün bugünü iple çekiyordu.
Lisedeyken üniversiteye geçeceği yılı iple çekiyordu. Üniversitedeyken atanacağı günü hep hayal ediyordu.
Çocukluğunda hep büyümek istiyordu.
Ama büyüyünce de özlüyor. Niye özlüyor acaba?
Özlüyor çünkü insan bu özgürlüğü seviyor. İyi de geçmişin ne alakası var özgürlükle diye içinizden geçirdiyseniz, çok alakası var.
Zira özgürlüğün elinden alınması için illaki bir yere hapsedilmene gerek yok. Hatta seni bir yere hapsederek de seni gerçek manada özgürlüğünden alıkoyamazlar.
Çünkü özgürlük kalpte yaşanan kalpte hissedilen bir şeydir. Kalp ise Allah’a itaat edildiği oranda özgür, isyan edildiği oranda esirdir.
Kalb Allaha bağlı olduğu oranda özgür, masivaya bağlı olduğu oranda esirdir.
Bu bağlamda kişi kalbinin daha özgür olduğu geçmişi özler.
Zira her geçen gün günahlarla kalbimize bir zincir daha vuruyoruz.
Her işlediğmz günah kalbimize vurulmuş bir prangaya döner çünkü.
En çok da çocukluğunu özler çünkü en özgür en günahsız olduğu zaman çocukluktur.
Vesselam.